Prof. Dr. Ayşe Nilay EVCİL
Beykent Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi
Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi
Giriş
2020 yılının Mart ayından itibaren ülkemizde de büyük bir hızla ilerleyen koronavirüs salgını hepimizin günlük yaşamını alt üst etti. Kısa sürede artış gösteren ve ölümle sonuçlanan vakalar nedeniyle pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de arka arkaya önlemler ve tedbirler alındı. Bu yazıda pandeminin yaşandığı ilk dönemde (Mart-Mayıs 2020 arası) yaş almış bireyler ile engellilerin gündelik yaşamının çeşitli düzeylerindeki erişebilirlik sorunları üzerinde durulacaktır.
Erişebilirlik Nedir?
Gündelik yaşamın geçtiği başta kamusal alanlar olmak üzere açık ya da kapalı yerler ve ulaşım alanları herkes için eşit olanaklar sunmalıdır. Eşit olanaklar sunmanın olmazsa olmazı sunulan hizmete erişebilmektir. Erişebilirlik kentsel tasarım ve mimarlık bakış açısından “…hiçbir engellinin, özellikle kamusal alana erişme hakkının kısıtlanmaması ve kullanabilirliğinin sağlanması yani, okul, hastane, alışveriş merkezi, restoran, park, banka, devlet daireleri, hizmet sunan ofisler vb.herkesin günlük yaşamda girip çıktığı her yere girebilmesi ve her kamusal aktiviteye katılabilmesi anlamına gelmektedir” (Evcil, 2014:67). Aslında bu tanım tasarım bakış açısının uğraşı alanındaki erişebilirliği yani fiziksel erişebilirliği ifade etmektedir. Oysa eş anlamlısı ulaşabilirlik olan kelimenin yaşamımızdaki pek çok alanda var olduğunu da unutmamak gerekir (Çifter vd, tarihsiz). Bugün, uluslararası düzeyde herkes için sosyal, kültürel ve entelektüel erişebilirlik konusuna artan bir ilgi vardır (Iwarsson ve Stahl, 2003; Benente ve Minucciani, 2020). Dünya Sağlık Örgütü (WHO), fiziki alandaki erişebilirlik yanında ekonomik erişebilirlik/karşılayabilirlik ve bilgiye erişebilirliği de önemsemektedir. WHO’nün 2013 (91:546-546A) tarihli bülteninde ekonomik erişebilirlik şöyle tanımlanmaktadır: “İnsanların mali sıkıntısı olmadan hizmetler için ödeme yapma becerilerinin bir ölçüsüdür. Sadece sağlık hizmetlerinin fiyatını değil, aynı zamanda dolaylı ve fırsat maliyetlerini de (örneğin tesislere gidiş-geliş ve işten zaman ayırma maliyetleri) dikkate alır” Başka bir ifadeyle ekonomik erişebilirlik, insan onuruna yakışan bir yaşam sürebilmek için (ilgili tüm harcama kalemlerini kapsayan sağlık, eğitim, alışveriş, boş zamanları değerlendirme aktiviteleri ve ulaşım) bireyin gerekli masrafları karşılayabilme gücüdür.
Benente ve Minucciani, (2020) sosyal erişilebilirliği bireylerin sosyal rolünü veya durumunu ifade etmek için kullanır ve kültürel miras alanlarının sahiplenilebilmesi için toplumdaki tüm sosyal grupların erişebilirliğinin/katılımının gerekli olduğuna dikkat çekerler. Bu durumda erişebilirlik en yaygın anlamıyla fiziki mekânda ulaşabilmeyi ifade etmekle birlikte, diğer düzeylerdeki erişebilirlik durumları da bireyin gündelik yaşamı sahiplenebilmesi için katılımı ve karşılayabilmeyi işaret ederler
Kaynak: Kültürel Mirasa Erişim Prosesi isimli şekilden esinlenerek yapılmıştır, Benente ve Minucciani, 2020, sayfa 193
Erişebilirliğin Bireyler Üzerindeki Etkisi
Erişebilirlik hem bir insan hakkı hem de kentli hakkıdır. İnsan onuruna yakışır bir şekilde hayatını sürdürebilmek kişinin dünyaya gelmesiyle elde ettiği bir haktır; hiçbir istisnası olamaz. “…erişebilirlik, hayatı yaşamanın ve ona katılmanın bir aracı olması yanında bağımsız yaşamanın ve toplumsal yaşamın tüm alanlarına tam olarak katılımın temel koşulu olması nedeniyle temel bir haktır” (Tutal, 2015:9).
Bu hakkı kullanabilen yani kent içinde erişebilirlik sorunu ile karşılaşmayan birey, erişebilirlik sorunu yaşayan bireye kıyasla yaşam kalitesi (yk) yüksek bir bireydir (Türksever Evcil ve Atalık, 2001) (Tablo 1). Çünkü hizmet erişebilirliği toplumun yk’ni arttırmaktadır (Nuvolati, 2009). Yk bireyin yaşamdan hoşnutluğu olarak kabul edildiğinde bu birey aynı zamanda sosyal ve ekonomik olarak güçlü ve mutlu bireydir. Çünkü eğitime, sosyal hayata, eğlence ve boş zamanları değerlendirme hizmetlerine katılabilmekte; emeğinin karşılığı bir işte çalışarak hayatını idame ettirebilmektedir. Aslında tüm bunlara erişebilmek bireyin yaşamla bağını kurması demektir. Bu nedenle de yk’ni arttırmakta ve mutlu birey olmasına katkı sağlamaktadır.
Tablo 1: Bireyin Erişebilirlik Durumu
Günlük Yaşamda Erişebilirlik Sağlanabiliyor mu? | ||
EVET | HAYIR | KISMEN |
YAŞAM KALİTESİ YÜKSEK
Mutlu birey Üretken birey Sosyal birey Ekonomik olarak güçlü birey |
YAŞAMI KISITLANMIŞ
Mutsuz birey Ötekileşen birey Ekonomik olarak güçsüz birey Yaşamsal hakları alınmış birey |
YAŞAMI DURAKLATILMIŞ
Tedirgin birey Bağımlı birey (her alanda) Unutulan/göz ardı edilen birey Ekonomik olarak henüz güçlü olmayan birey |
Bunun tersi yani yaşamı farklı düzeylerdeki erişebilirlik sorunlarıyla kısıtlanmış olan birey sözü edilen hizmetlere erişemeyen, topluma katılamayan, ekonomik sıkıntıları olan bireydir (Tablo 1). Yukarıdaki bireye kıyasla daha mutsuz olduğunu söylemek de zor bir tahmin değildir. Eğitimden, sağlığa, alışverişten, sosyal yaşama, kültür ve spora kadar çok çeşitli alanlarda unutulan veya göz ardı edilen, bir anlamda ötekileşen birey insan onuruna yakışan bir yaşam döngüsü kuramamaktadır. İşyerlerindeki fiziksel engeller de bireyi hayatını devam ettirecek maddi yeterlilikten alıkoymaktadır. Aslında bütün olanaklar ve hizmetler birbiriyle bağlantılıdır. Çünkü bahsedilen bu eylemler bireyin yaşam döngüsüdür ve bu döngüdeki aksamalar/kopukluklar döngünün verimli çalışmasını olanaksızlaştırmaktadır.
Yaşadığımız çevrenin kısmen erişebilir olması ise bireyi sık sık birine bağımlı hale getiren, özgürlüğünü kısıtlayan durumları kapsar (Tablo 1). Bu birey çoğunlukla tedirgindir, sık sık birilerine bağımlı, unutulan, göz ardı edilen bireydir. Oysa, erişebilirlik bir zincirin halkaları gibi devamlı olmak zorundadır; halkalardan birinin kopması yani herhangi bir düzeydeki (fiziksel, sosyal, ekonomik) erişilebilir olmayan ortamlar ve yetersizlikler (dijital ortamlarda sesli betimlemenin olmayışı, toplu taşım aracını kullanamamak, yapıya girememek gibi) bireyin bir ya da birçok kez kısıtlanması, yaşama özgürlüğünün dışına atılması anlamına gelmektedir.
Covid-19 Pandemi Sonrası Erişebilirlik Sorunu
Türkiye’de ilk covid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart 2020’den sonra, pek çok ülkedeki tedbirler ülkemizde de uygulanmaya başladı. Hekimler tüm dünyayı ölümcül sonuçlarıyla etkisi altına alan yeni tip koronavirüsün özellikle yaş almış nüfusu, çeşitli kronik rahatsızlığı olanları ve zayıf bağışıklık sistemi olanları ve çoklu sağlık sorunları bulunanları risk grubundaki bireyler olarak duyurmuşlar, bu sebeple önce mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmaması istenmiş ardından da özellikle yaş almış bireylere 21 Mart 2020’den 9 Haziran 2020’ye kadar sürecek olan sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Pandemi toplumun tümünü pek çok açıdan negatif etkilemiş, vatandaşını korumak gerekliliğiyle devletleri katı kısıtlamalara sevk etmiştir. Süratle alınan kısıtlayıcı tedbirler toplumdaki yaş almış ve engelli bireyleri ve onlarla yaşayanları oldukça zorlamış; pandemi öncesindeki erişebilirlik sorunlarına yenilerini eklemiştir. İyi niyetle alınan tedbirler farklı yaşam ortamları olan farklı insanlık hallerinde (belki de) hiç öngörülemeyen erişebilirlik sorunları yaratmıştır. Bu sorunları şu başlıklar altında toplamak mümkündür:
Son Söz
Covid-19 pandemisi dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alarak çok sayıda kişinin ölümüne neden olmuştur. Gündelik yaşam büyük ölçüde etkilenmiş, kesintiye uğramış, birçok ülkede katı tedbirler alınmak zorunda kalınmıştır. Pandemi öncesinde de yaşamlarında farklı düzeylerde erişebilirlik sorunu yaşamakta olan engelli ve yaş almış bireyler, pandeminin başlamasıyla yeni erişebilirlik sorunları ile karşı karşıya kalmışlardır. Salgının yarattığı hastalığa karşı risk grubunda yer alan yaş almış ve engelli bireylerin farklı düzeylerdeki erişebilirlik sorunlarının farkında olunmalı ve çözümler aranmalıdır.
2019 yılı itibariyle ülkemiz nüfusunun % 12’sini engelli bireylerin, % 9’unu 65 yaş üstü bireylerin oluşturduğu düşünüldüğünde, erişebilirlik sorunları kaba bir hesapla toplumun % 20’sini ilgilendirmektedir.
2020 yılının ikinci yarısı yine covid-19 pandemisi tedbirleriyle geçecek gibi görünmektedir. Bu durumda önceki altı aya kıyasla, daha geniş katılımla, yaş almış bireyler ve engellilerin yaşadığı sorunların da farkında olarak tedbirler gözden geçirilmelidir. Bu bağlamda farklı düzeylerdeki erişebilirlik konusu, pandemi sürecinde bile olsa yaşama hakkının kullanılmasıyla ilişkili olup, özellikle yaş almış ve engelli nüfusun yaşamdan hoşnutluğunun ve yaşama bağlılığının teminatıdır. Risk grubunda olmak nedeniyle korku ve anksiyete düzeyleri sıradan bireylere göre daha fazla olabilen içimizdeki her 5 kişiden 1’ini yakından ilgilendiren yeni normal düzen içindeki erişebilirlik sorunu, üzerinde detaylıca düşünmeyi hak etmektedir.
Kaynakça:
Benente, M. ve Minucciani, V.; (2020), Inclusive Museums: From Physical Accessibility to Cultural Appropriation, In Bucchianico, G.D. et al (Eds.)Advances in Industrial Design, Springer, Switzerland, 189-195
Çifter, S.,Ayna, A., Olgun, İ. ve Boduroğlu, Ş.(tarihsiz), Erişilebilirlik Nedir?, erişebilirim.com/erişilebilirlik-nedir, TOFD, ziyaret tarihi:18.07.2020
Evcil, A.N., (2014), Herkes İçin Tasarım Evrensel Tasarım, Boğaziçi Yayınları
Iwarsson, S. Ve Stahl, A., (2003), Accessibility, Usability & Universal Design-Positioning & Definition of Concepts Describing Person-Environment Relationships, Disability and Rehabilitation, 25, 2, 57-66
Nuvolati, G. (2009), QOL in Cities: A Question of Mobility & Accessibility, In Moller V., Huschka D. (Eds) QOL & The Milennium Challenge, Social Indicators Research Series, vol.35, Springer, Dordrecht
Tutal, O.; (2015), Erişebilirlik, Erişebilirdik, Erişemedik, Mimarlık, 385, 8-9
Türksever Evcil, A.N. ve Atalık, (2001), Possibilities and Limitations for the Measurement of Quality of Life in Urban Areas, Social Indicators Research, 53, 163-187
WHO (World Health Organization) (2013), Universal Health Coverage & Universal Access, Bulletin of the WHO, who.int/gender-equity-rights/understanding/accessibility-definition/en/, ziyaret tarihi: 19.07.2020