Bizi Takip Edin

Makaleler

Uyuşturucu bağımlılığı

05.01.2015

Dr.Dilek Aslanhan

Dr.Dilek Aslanhan

Özellikle genç nüfusu tutan uyuşturucu bağımlılığı son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan bir şekilde yaygınlaşmış ve toplum sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Her geçen gün ‘’piyasaya’’ yeni ve çoğunluğu sentetik maddenin sürülmesi, fiyatının ucuzlaması, ulaşabilirliğin kolaylaşması, tespitinin güçlüğü ve yasal kısıtlılıklar yaygınlaşmasının temel nedenleri arasındadır.

Uyuşturucu kavramı son yıllarda günlük hayatımıza yoğun bir şekilde girmesine rağmen kavramsal bir karmaşa da söz konusudur. Bugün ülkemizde bağımlılık yapan maddelerin tümü  ‘’uyuşturucu’’ adıyla anılmaktadır. Oysa bu maddelerin bir kısmı da uyarıcıdır.Bu noktada Dünya Sağlık Örgütünün Psikoaktif madde tanımını hatırlatalım. DSÖ’ye göre ‘Normal sağlığın sürdürülmesi için gerekli olmayan, yaşayan bir organizma tarafından alındığında bu organizmanın bir ya da daha fazla işlevini değiştiren  maddeler ‘ psikoaktif maddedir. Bu tanıma göre kimi doğal kimi sentetik, kimi yasal kimi yasadışı olmakla birlikte; tütün, alkol, uyarıcılar(ecstasy,kokain,amfetamin,kafein), merkezi sinir sistemini baskılayan ilaçlar, morfin ve türevleri, esrar ve sentetik kannabinoid türevleri,uçucu maddeler (Tiner,yapıştırıcı,benzen), halüsinojenler(LSD) bağımlılık yapan maddelerdir.

Bağımlılık nedir?
Bağımlılık zarar verici sonuçlar doğurmasına rağmen zorlantılı bir şekilde madde arama ve kullanma ile karakterize süregen ve tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Bağımlılık, kullanım üzerinde kontrol kaybıdır. Pek çok bağımlı birey kontrolün kendinde olduğu yanılgısı ile bağımlılığı kabul etmez ve hastalık ilerler. Oysa tedaviye ve değişime hazır olmanın ilk basamağı sorunu kabul etmektir.

Bağımlılık nedenleri:
Bağımlılığı tek bir nedene indirgemek mümkün değildir. Genetik, biyolojik ve çevresel pek çok etmen bağımlılık gelişiminde rol oynar.

Bireysel etmenler:

  • Fiziksel ya da ruhsal hastalıklar
  • Öğrenme güçlükleri
  • Duygularını ifade etmekte güçlük
  • Aşırı duyarlılık
  • Stresle başa çıkma yetisinin düşük olması
  • İlişki kurmakta zorluk
  • Düşük kendine güven
  • Aşırı tepkisellik, kendisini kontrol etmekte güçlük, ödüllendirmenin gecikmesine dayanamama
  • Okul başarısızlığı
  • Şiddet içeren davranışlarda bulunma
  • Suç işlemeye yatkınlık

 Çevresel etmenler:

  •    Yoksulluk
  •   Gelir düzeyi düşük bir bölgede yaşamak
  •   İşsizlik
  •   Evdeki yaşam koşullarının uygun olmaması
  •   Suç oranının yüksek olması
  •   Ailede madde kullanan bireylerin varlığı
  •   Çocuk istismarı ve ihmalinin olması, aile içi şiddet
  •   Aile içi stresin fazla olması (örneğin ekonomik sorunlar)
  •   Geniş ve kalabalık aileler
  •   Düşük eğitim düzeyine sahip ebeveynler
  •   Parçalanmış, boşanmış aileler
  •   Ebeveynlerden birinin kaybı
  •   Baskıcı ve ilgisiz aile ya da aşırı koruyucu, kollayıcı aile
  •   Aile içinde gencin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması

Tanı ve değerlendirme:
Bağımlılık tanısı kişiden ve ailesinden alınan ayrıntılı öykü, yoksunluk ya da entoksikasyon belirtilerinin gözlenmesi ve idrar, kan,saç testleri ile konur.

Bağımlılar tedavi olabilir mi?
Bağımlılık tedavisi olan, düzelebilen bir hastalıktır. Maddesiz yaşamın yeniden inşa edilmesi ile birlikte, madde kullanımı sonucu oluşan kayıpların giderilmesi mümkün olmaktadır.

Ancak bağımlılık sürecinin kişinin kendisine, ailesine ve topluma ödeteceği bedeller, zor ve pahalı tedavi süreci, nüks oranlarının yüksekliği de akılda tutulmalıdır. Bu nedenle tüm hastalıklarda olduğu gibi bağımlılıkta da hastalık ortaya çıkmadan önlenmesi önceliklidir.

ÖNLEME(*)
Toplumun sağlıklı ve üretken yaşamasını sağlamaya yönelik strateji ve etkinliklerin tümü önleme kapsamındadır.

Önlemenin amaçları:

  • Bağımlılık yapıcı maddelerin kullanılmamasını sağlamak
  • Bağımlılık gelişimini önlemek
  • Bu maddelerin yarattığı bireysel ve toplumsal sorunları engellemek
  • Toplumda sağlıklı davranışların gelişimini sağlamak

Önleme programları hazırlanırken hedef kitlelerin belirlenip her gelişimsel evre için ayrı bir program hazırlanması gerekir. Geçiş dönemleri madde kullanımına başlamada risklidir.

Yapılan pek çok araştırmada madde kullanımının 12-13 yaşında başladığı ortaya çıkmıştır.(İlk kullanılanlar sigara, alkol, uçucu maddeler, esrar)

Önleme aşamaları:

  • Birincil önleme: Henüz hiç kullanmamış kişilerin kullanımını engellemek
  • İkincil Önleme: Kullanımı başlamış ancak bağımlı hale gelmemiş kişileri erken tanımak ve bağımlı olmasını engellemek
  • Üçüncül Önleme: Madde kullanan kişilerin madde kullanımını bırakması ve bıraktıktan sonra tekrar kullanımının önlenmesidir.

Önleme stratejileri:

Bilgilendirme
Amaç, toplumu madde kullanımının yaygınlığı ve olumsuz sonuçları hakkında bilgilendirmek ve farkındalığı arttırmaktır

Eğitim
Bu tür eğitimde amaç gence karar verme, reddetme gibi yaşamsal ve sosyal becerilerin kazandırılmasıdır. Becerileri kişisel ve sosyal beceriler olarak ikiye ayırabiliriz. Kişisel beceriler içinde gencin kendine olan güvenini, hayır diyebilme ve sorunlarla başa çıkma yetisini ve kendine güvenini artırmak, stresle başa çıkmayı öğretmek sayılabilir. Sosyal beceriler içerisinde kişilerarası ilişkileri düzenlemek, boş zamanları iyi değerlendirmeyi sağlamak sayılabilir.

Alternatif yaratmak
Bu yaklaşımda amaç gence sigara, alkol ya da diğer maddeleri kullanmak yerine başka etkinliklere yöneltmek ve bunları kullanma davranışını değiştirmektir. Alternatif programların uygulanması özellikle yüksek riskli gruplarda etkin bulunmuştur. Eğlenme amacıyla madde kullanmaya başlamak sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle gençlere farklı eğlenme alanları yaratmak ve boş zamanlarını değerlendirmek etkili bir önleme yöntemi olarak bulunmuştur. Alternatif etkinlikler arasında spor, sanat, müzik, toplumsal etkinlikler sayılabilir.

Sorunların tanınması ve yönlendirme
Bu yöntemde sigara, alkol ve diğer maddeleri kullanan ya da kullanma eğilimi olan gençlerin erken dönemde tanınması, eğitimi ve danışmanlık yapılması hedeflenmektedir. Bu amaçla gençlerin taranması yöntemin temelini oluşturmaktadır.

Toplumsal mücadele
Toplumun önlemeye katılması çok aktif ve etkin önleme yöntemidir. Bu yöntem son yıllarda kullanılmaya başlanmış ve çok başarılı bulunmuştur. Sivil toplum örgütleri bu yöntemde etkin bir role sahiptir. Yöntemin amacı, bireyin dar çevresi” içinde önleme etkinlikleri yapmasıdır. Bunlar içinde bilgilendirme ya da duyarlılığı artırmak sayılabilir. Toplumsal mücadelede oluşan çekirdek grubun ilk hedeflerinden birisi kendi bölgesini belirlemek olmalıdır. Bu bir semt olabileceği gibi yaşadıkları il ya da ilçe olabilir. Ancak böyle bir ekibin öncelikle dar bir çevrede çalışmaya başlaması önerilebilir. Oluşan çekirdek ekip bir araştırma ile geliştireceği önleme yöntemini saptayabilir. Bu araştırma sırasında bölgenin ileri gelenleri ya da toplumla sık yüz yüze gelen kişilerle görüşmeler yapılabilir. Buna örnek olarak muhtarlar, okul müdürleri, dernekler sayılabilir. Madde kullanıcılarıyla sık sık karşılaşılan kişilerle de görüşmeler yapılabilir. Buna örnek olarak meyhaneciler, bar sahipleri, polisler ve gazeteciler sayılabilir. Böyle bir araştırmanın bir başka yararı ise oluşan çekirdek ekibin tanınması ve katılımın artmasıdır.

Çevresel yaklaşım
Birey toplumda tek başına yaşamıyor. Çevresiyle etkileşim içinde yaşıyor. Örneğin, arkadaşları alkol kullanıyor, filmlerde alkol kullanan insanları görüyor, alkol endüstrisinin reklamlarına maruz kalıyor, iş, okul ve aile yaşamında birçok zorlukla karşılaşıyor. Tüm bunlarla başa çıkmayı öğretmeden ya da uygun koşulları yaratmadan bireyin madde kullanımıyla mücadele etmek yararlı olmayacaktır. Sigara ya da alkol endüstrisi bazı mesajları topluma iletmektedir. Bu mesajlarla her ortamda içmek cesaretlendirilmekte, içmenin potansiyel riskleri küçümsenmekte, içmeden yaşamak konusunda bireyin cesareti kırılmakta ve tüketimi artırmak hedeflenmektedir. Çevresel yaklaşımı içeren önleme çalışmasında reklam yasakları, satışa kontrol, yaş sınırlaması gibi etkinlikler yapılmaktadır.

MADDENİN YENİ ADI ‘’BONZAİ’’
Tıbbi ismi ile sentetik kannabinoid olan ve hammaddesi yurt dışından getirilen bonzai ülkemizde merdiven altı laboratuarlarda bazı kimyasallarla muamele edilerek piyasaya sürülmektedir. Tamamen kimyasal bir madde olan bonzainin adının çağrıştırdığı doğallıkla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Hızlı bağımlılık gelişmesine yol açan sentetik kannabinoidler aynı zamanda yüksek bir toksisiteye sahiptir.

İlk olarak 2004 yılında Avrupa’da esrara ‘yasal’ bir alternatif ve ‘zararsız’ olarak pazarlanmıştır. Ülkemizde son 2-3 yıldır bulunmasına rağmen hızla yaygınlaşmıştır.

Özellikle 2014 yılı içinde bu maddeye bağlı ölüme varan olumsuz sonuçların ortaya çıkması toplumun madde bağımlılığı sorununa duyarlılığını arttırmıştır. Ancak unutulmamalıdır ki bugün sentetik kannabinoid olarak karşımıza çıkan bağımlılık sorunu yarın başka isim ve kılıklarda karşımıza çıkacak hatta çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle madde bağımlılığına yönelik toplumsal duyarlılığın ve mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gerekmektedir.

BURSA’DA AMATEM
Bursa Amatem 2010 yılında Bursa Devlet Hastanesine bağlı olarak kurulmuş ve Alkol_Madde bağımlılarına ayaktan ve yatarak tedavi hizmeti veren bir kamu kurumudur. Ovaakça’da faaliyetini sürdüren ve 48 yatak kapasitesine sahip kurumda detoksifikasyon(arındırma) tedavisi, yatarak, ayaktan ve aile grupları ve uğraşı terapileri yapılmaktadır.

Bağımlılık tedavisinde vurgulanması gereken en önemli nokta, kişinin tedaviye istekli ve değişime hazır olmasıdır. Tıbbi yaklaşım kadar  ailesel, çevresel ve sosyal  müdahalelerin de tedavide önemi fazladır. Bursa Amatem de gönüllülük temelinde hastalarına hizmet vermektedir.

 

Sonsöz
Madde bağımlılığı tarihin her döneminde ve her coğrafyada toplumlarının karşısına dikilmiş sorunlardan biridir. Ancak endüstrileşme ile birlikte dayanışma ve paylaşım  kültürü ortadan kalkıp bireyin yalnızlığı arttıkça madde kullanımı ve bununla ilgili sorunlar da artmıştır. Her geçen gün yeni bir bağımlılık yapıcı madde toplumsal hayatımıza girmektedir. Bağımlılık tedavisi bu sürecin son noktasıdır. Toplum sağlığına olumsuz etkileri daha fazla artmadan bu salgının önünü kesmek ancak önleyici tedbirlerle mümkündür.Bu da tek bir kurumun altından kalkacağı bir sorun gibi durmamaktadır. Emniyet, sağlık, sosyal hizmetler, milli eğitim, gençlik ve spor, belediyeler, sivil toplum örgütleri, üniversiteler bağımlılıkla mücadelenin paydaşları olduğunu anımsayıp, sorunun farklı yönlerini ele almalı ve kurumsal işbirliğini arttırmalıdır.

 

(* ) Önleme bölümü; Dr. Kültegin Ögel’in Sigara.Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları: Tanı,Tedavi ve Önleme kitabından alıntıdır.

Bu Haberi Paylaşın